Premier League Efsanesi Tugay Kerimoğlu

ANA SAYFAHABERLER → Premier League Efsanesi Tugay Kerimoğlu

Premier League Efsanesi Tugay Kerimoğlu

Premier League Efsanesi Tugay Kerimoğlu

Türkiye’den birçok futbolcu, son yıllarda kariyerlerini Avrupa’da sürdürmeyi tercih ediyor. Özellikle 5 büyük ligdeki takımlar gerek sahip oldukları olanaklar gerekse bilinirlikleriyle başta genç isimler olmak üzere birçok Türk oyuncunun ilgisini çekiyor.

Bununla birlikte Avrupa’nın 5 büyük ligi arasında Türk oyuncuların görece daha az şans buldukları lig olarak ise Premier League göze çarpıyor. Son 20 yılda giderek daha da gelişen ve şu anda dünyanın en çok takip edilen ligi konumuna yükselen Premier League’de (Fenerbahçe’nin milli kalecisi Altay Bayındır’ın Manchester United’a transfer olması gündemde olsa da) bugün itibarıyla herhangi bir Türk oyuncu forma giymiyor.

Geçmişte Tuncay Şanlı, Alpay Özalan, Yıldıray Baştürk, Emre Belözoğlu, Nuri Şahin, Cenk Tosun, Okay Yokuşlu, Ozan Kabak, Cengiz Ünder ve Çağlar Söyüncü gibi isimler Premier League’de oynama şansına erişse de bu isimlerin ötesinde bir kişi, adını Premier League efsaneleri arasına yazdırmayı başardı.

Futbolu bıraktığı gün binlerce İngiliz’e kendi yüzünün yer aldığı maskeyi taktıracak kadar büyük bir hayran kitlesine sahip olan Tugay Kerimoğlu, Premier League’de forma giymiş en başarılı Türk futbolcuydu.

Kariyerine Yön Veren Karar

Galatasaray altyapısına 1980 yılında Trabzonspor’dan katılan Tugay Kerimoğlu, sarı kırmızılı kulüp tarihinin en özel oyuncularından biri olma yolunda emin adımlarla ilerledi.

Altyapının her kademesinde forma giyen ve orta sahadaki yeteneklerini karakteriyle birleştiren Tugay Kerimoğlu, 1987/88 sezonu başında A takım kadrosuna çıkarıldı.

Sarı kırmızılı formayla ilk lig maçına 12 Eylül 1987’de Rizespor karşısında henüz 17 yaşında çıkan Tugay, oyun olgunluğu ve liderlik özellikleriyle öne çıktı.

22 yaşında kaptanlık pazubendini koluna takan ve kulüp tarihinin o dönem için en genç kaptanı olma gururunu yaşayan efsane orta saha, hayatını değiştiren kararı ise çok kritik bir yol ayrımında verdi.

Galatasaray tarihinin en önemli sezonu olan 1999/00 sezonuna sarı kırmızılı formayla başlayan Tugay Kerimoğlu, sakatlık sorunlarıyla mücadele etmesine rağmen takımla ligde, kupada ve Avrupa’da 16 maça çıktı.

O dönem UEFA Şampiyonlar Ligi’nden elenen ve yoluna UEFA Kupası’nda devam eden Galatasaray, Tugay’ın da oynadığı maçta Bologna’yı turnuvanın dışına itmeyi başarmıştı. Sarı kırmızılı kulübün tarihi yolculuğu başlarken kaptan Tugay Kerimoğlu çok ciddi bir yol ayrımına gitti.

İskoçya’nın en köklü kulüplerinden Rangers, 30 yaşındaki Tugay Kerimoğlu’nu kadrosuna katmak için Galatasaray’a resmi teklifini yaptı. Kariyerinin son bölümünde Avrupa’da forma giyme şansını kaçırmak istemeyen Kerimoğlu, Galatasaray’ın kendisini takımda tutmak istemesine rağmen bu zor tercihi yaptı. Daha sonra bu durumu GQ’ya anlatan Tugay Kerimoğlu, “2000’de Avrupa’da oynamak için yanıp tutuşuyordum. Kal dediler. Kal, UEFA Kupası’nı alalım öyle git. İnan bana, belki de herkesten fazla hissediyordum o kupayı alacağımızı. Bunu rağmen vermiştim kararımı. Bu kadar bilinçli verdiğim bir kararı sonradan neden sorgulayayım ki...” ifadelerini kullanmıştı.

Bu kararın ardından 387 maçta sarı kırmızılı formayı giyerek kulüp tarihinin efsaneleri arasına giren Tugay Kerimoğlu, Rangers’ın yolunu tutmuştu. Öte yandan Tugay Kerimoğlu’nun Rangers’a transfer olurken yaptığı tahmin gerçekleşti. Galatasaray, Mayıs 2000’de UEFA Kupası’nı kaldırıp Türk futbol tarihinin Avrupa’daki en büyük başarısını yaşarken Tugay Kerimoğlu o resimde yoktu.

İstikrarsız Rangers Günleri

Tugay Kerimoğlu, 22 Ocak 2000’de kariyerinde 13 yıl sonra ilk kez sarı kırmızı dışındaki renkler taşıyan başka bir formayla sahadaydı.

Dick Advocaat, yeni transferinin alışma sürecini ağırdan almaya karar vermişti. Bu sebeple Tugay, takımının ligin ikinci yarısındaki ilk 4 maçında toplam 28 dakika süre alabildi. Yeni bir ülkeye ve çok farklı bir atmosfere adapte olmaya çalışan milli oyuncu, istikrarı yakalamakta zorlanıyordu. Sezon sonuna kadar sadece 7 maçta 90 dakikayı tamamlayabilen Tugay Kerimoğlu için İskoçya’da işler zorlu başlamıştı.

İkinci sezonun ilk yarısında, ilk sezonuna göre çok daha istikrarlı bir şekilde ilk 11’de forma şansı bulan Tugay Kerimoğlu, buna karşın sezonun ikinci yarısında takımdaki yerini kaybetti. Dick Advocaat’ın orta sahada, altyapıdan yetişen Barry Ferguson’u tercih etmeye başlayınca milli oyuncunun İskoçya günlerinin çok da uzun sürmeyeceği anlaşıldı.

O dönemde özellikle Türkiye’de Tugay’ın geri dönebileceği iddia edilirken devreye oyuncunun yeteneklerinin oldukça iyi bilen Graeme Souness girdi.

Galatasaray’da Tugay Kerimoğlu ile birlikte çalışan ve onun yeteneklerine bizzat şahit olan Graeme Souness, Blackburn Rovers orta sahasında eski oyuncusunu istiyordu. Rangers’a yapılan 1.95 milyon €’luk teklif, İskoç ekibi tarafından kabul edilince Tugay Kerimoğlu’nun Premier League efsanesi olmaya giden yolu açıldı.

Premier League Efsanesi

Transferi gerçekleştikten sonra ilk 3 Premier League maçında kadroya giremeyen Tugay, dünya futbolunun zirvesine bir Sunderland maçıyla merhaba dedi. Rangers’taki günlerinin aksine Blackburn Roverst’ta çok geçmeden 11’in değişmez ismi olan oyuncu, kendisine “Türk lokumu” lakabını verecek olan taraftarlarla kısa süre içinde çok güçlü bir bağ kurdu.

Savunmanın önünde bir organizatör olarak bilinen Tugay, West Ham United karşısında Blackburn Rovers kariyerinin ilk golünü attığında İngiltere’ye bilinenden çok daha fazlası olduğunun sinyallerini verdi. Haftalar geçtikçe Blackburn Rovers’ın saha içindeki lideri konusunda hiç kimsenin şüphesi yoktu. Rangers’tan transfer edilen Türk lokumu, Galatasaray’dan sonra Blackburn Rovers’ta da kendisini evinde hissetmeye başlamış ve sorumluluğu kararlı bir biçimde almıştı.

Geride Lucas Neil, Nils-Eric Johansson, Martin Taylor ve Craig Short; orta sahada Tugay ve Dunn; hücum hattında ise Duff, Flitcroft, Yorke ve Cole ile Blackburn Rovers taraftarları 1995’ten beri görmedikleri kadar üst düzeyde bir takım izliyorlardı.

Blackburn Rovers yıllar içinde Graeme Souness, Mark Hughes, Paul Ince ve Sam Allardyce gibi farklı anlayışları olan isimlerle çalıştı. Takım yıllar içinde değişiyordu ancak değişmeyen tek şey, her gelen teknik direktörün formayı ilk olarak Tugay Kerimoğlu’na teslim etmesiydi.

Özellikle Mark Huges, Tugay’ın yetenekleriyle ilgili belki de onun kariyeri boyunca yapılan en büyük övgülerden birini dillendirmişti:

“Tugay’ın 10 yaş daha genç olmasını ister miydim? Hayır. Çünkü eğer öyle olsaydı Barcelona’da oynuyor olurdu. Sir Alex Ferguson’a Tugay 10 yaş daha genç olsa Manchester United için oynayabilirdi dedim ve o da bunu kabul etti.”

Premier League’de 233 maçta forma giyip 10 gol 10 asist yapan Tugay Kerimoğlu, yarattığı etkiyle istatistiklerden çok daha fazlasıydı.

Uzun yıllar Blackburn Rovers’ı takip eden Matt Gault, The Football Times için Tugay’ı şu sözlerle anlatacaktı:

“Maestro (Tugay Kerimoğlu’nu kastederek) ve Alan Shearer, Blackburn Rovers’ın en iyi oyuncuları olarak aynı cümlede yer alırlar.”