Georghe Hagi: Bir Galatasaray Efsanesi

ANA SAYFAHABERLER → Georghe Hagi: Bir Galatasaray Efsanesi

Georghe Hagi: Bir Galatasaray Efsanesi

Georghe Hagi: Bir Galatasaray Efsanesi

1994 yazında “Karpatların Maradona’sı” Georghe Hagi, Johan Cruyff’un ısrarı ile Barcelona’ya transfer edilmişti. İki sezon takımda kalan ve Cruyff ile yıldızı barışmayan Hagi, 1996 Avrupa Futbol Şampiyonası öncesinde takımdan ayrılmaya karar verdi.

Bu karar sonrasında Rumen oyuncunun aklında Meksika’ya gitmek vardı. Orada kazanabileceği paralar Hagi’yi cezbediyordu. Ama onun Türkiye’ye gelmesi için elinden geleni ardına koymayacak biri vardı: Fatih Terim.

Takvimler 1996 yazını gösteriyordu. Galatasaray, Fatih Terim ile yeni anlaşmıştı. Takımın orta sahasındaki boşluk ise henüz doldurulamamıştı. TSYD Kupası’nı da kaybeden Galatasaray, sezona orta sahasız başlamak üzereydi. Fatih Terim’in o bölge için düşündüğü tek futbolcu Georghe Hagi’ydi ve mutlaka alınmasını istiyordu.

Transferden sorumlu yöneticiler Ergun Gürsoy ve İrfan Kurdoğlu bir şekilde Hagi’yi ikna edip, onu İstanbul’a getirmeyi başardılar. 31 Temmuz 1996 tarihinde Romanyalı Gheorghe Hagi, Atatürk Havalimanı’na indi ve Karpatlar’ın Maradona’sı 31 yaşında Galatasaray’a imza attı. Fatih Terim’in ısrarı olumlu sonuçlanmıştı.

Hagi Galatasaray’ı tercih etme nedenini yıllar sonra şu şekilde açıklayacaktı: “Türkiye, potansiyelli ve üst düzey bir ülke. Bu yüzden Türkiye’yi seçtim. Üstelik sözleşmemde Avrupa’da kupa kazanırsak özel bir prim alacağımı yazan bir madde bile vardı.”

Galatasaray’daki ilk üç maçında da ağları sarsan Hagi, şimdiden yapabileceklerini gösteriyordu. Sezon öncesindeki ilk resmi maçında Cumhurbaşkanlığı Kupası sevinci yaşayan Hagi, ilk sezonunda sarı kırmızılı forma ile çıktığı 35 maçta 15 gol,12 de asist yaparak, sezonu Süper Lig şampiyonluğu, ve Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı alarak kapattı.

Hagi’nin gösterdiği bu performans hem takımı hem de taraftarları çok heyecanlandırıyordu. Rumen futbolcu ise durmaksızın başarılı performansını daha da iyileştirerek devam ediyordu. Diğer sezonda 42 maçta mücadele eden futbolcu sadece 9 gol atmasına rağmen takımın gizli lideri durumundaydı. Başarılı futbolcu, o sezon sonunda da takımını şampiyonluğa götüren oyuncuların önünde geliyordu.

Aradan geçen 2 sezon boyunca da Hagi, Galatasaray ile şampiyonluklar yaşamaya devam etti. Artık 1999/00 sezonuna gelinmişti. Galatasaray, tüm dünyada rakiplerin çekindiği bir takım haline gelmiş, Hagi ise bu takımın bel kemiği olmuştu.

Rumen futbolcu o sezon 37 maçta forma giyerek, takımının ona ihtiyaç duyduğu her an bir süper kahraman gibi ön plana çıktı. Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Rapid Wien’a karşı turun geçilmesinde rolü büyüktü. Şampiyonlar Ligi’nde de oynadığı 5 maç boyunca takımın lideriydi.

Şampiyonlar Ligi’nden elendikten sonra yoluna UEFA Kupası’nda devam eden Galatasaray, ligde de iyi bir mücadele ortaya koymak istiyordu. Hagi burada da durmuyor, attığı goller ve yaptığı asistlerle takımını sırtlıyordu. Ancak bu onun için yeterli değildi, UEFA Kupası’nda oynadığı 8 maçta 2 gol ve 2 asiste imza atan Hagi, 4 gole de doğrudan katkı sağladı.

En büyük hayal kırıklığı ise finalde geldi. UEFA Kupası finalinde Tony Adams ile girdiği ikili mücadelede sinirlerine hakim olamayan Georghe Hagi, rakibine yaptığı müdahale sonrasında kırmızı kartla oyun dışında kaldı. 1999/2000 sezonu Hagi’nin Galatasaray’daki en parlak sezonuydu. Sezon bittiğinde 10 numaranın ellerinde Süper Lig, Türkiye ve UEFA Kupası yükselmişti.

2000/01 sezonuna gelindiğinde hem Fatih Terim hem de bazı oyuncular takımdan ayrıldı, Hagi’nin performansı da düşüşteydi. Her ne kadar UEFA Süper Kupa’sı kazanılsa sarı kırmızılı ekip bu başarı dışında sezon içinde istediği sonuçları alamadı ve Hagi de sezon sonunda takıma veda etti.

Georghe Hagi, takıma sağladığı başarılar ve muhteşem futboluyla kulüp efsaneleri arasına adını yazdırmasına ek olarak ardında ise bir tarih bıraktı: 192 maç, 71 gol, 63 asist, 1 UEFA Kupası, 1 Avrupa Süper Kupası, 4 lig şampiyonluğu, 2 Türkiye Kupası, 2 Cumhurbaşkanlığı, 3 TSYD Kupası...