Futbol Tarihindeki En Kötü 10 İlk Maç Performansı

ANA SAYFAHABERLER → Futbol Tarihindeki En Kötü 10 İlk Maç Performansı

Futbol Tarihindeki En Kötü 10 İlk Maç Performansı

Futbol Tarihindeki En Kötü 10 İlk Maç Performansı

FourFourTwo’dan Louis Massarella, Mark White'ın katkılarıyla futbol tarihindeki en kötü 10 ilk maç performansını derledi.

Joao Felix'i Diego Simeone'den uzaklaştırabilirsiniz ama Simeone'nin etkisini Felix'ten alamazsınız.

Maviler’in kiralık yıldızı, Chelsea'deki ilk maçında Fulham deplasmanına çıktıktan sonra direkt olarak kırmızı kart gördü ve teknik direktörü Potter bile buna bahane bulamadı.

Kırmızı kart sebebiyle 3 maç ceza alan Felix, transfer anlaşmasındaki şartlar sebebiyle Chelsea’ye birkaç milyon sterlin’e mal oldu.

Yine de Felix'in İngiliz futboluna girişi, bu listede yer alan bazılarıyla karşılaştırıldığında bir hiç.

10. Ali Dia

Ali Dia'nın dolandırıcılık kariyeri kadar bile futbol kariyeri yoktu.

Hikaye çok bilindik: Senegalli bir dolandırıcı ve arkadaşı, bir şekilde bir Premier League kulübünü, Ballon d'Or ödüllü bir kişinin akrabası olan gerçek bir menajer olduğuna ikna etti ve kulübü Ali Dia ile sözleşme imzalaması için kandırdı.

Bu durum Dia’ya yarım saatliğine de olsa Premier League’de profesyonel futbolcu olma fırsatı verdi.

Dia daha sonra, kariyerindeki tek maçı Premier League tarihindeki tartışmasız en kötü performansla sona ermiş olmasına rağmen 1998 Dünya Kupası elemelerinde Senegal adına Gine’ye 1 gol attığını bile iddia etti.  

9. Lionel Messi

"Hayal ettiğim gibi olmadı."

Lionel Messi’nin, 2005'te uluslararası futbola adım attıktan sadece 47 saniye sonra oyundan atıldığı kolayca unutuluyor. O dönem 18 yaşında olan Messi, kulübeden oyuna girdikten sonra Macar defans oyuncusu Flea'nın formasını çekmiş ve daha sonra Vilmos Vanczak'a dirsek attığı iddiasıyla kırmızı kart görmüştü.

8. Garry Flitcroft

Garry Flitcroft, Blackburn Rovers için 250'den fazla kez forma giydi ve sonunda kulübün kaptanlığını yaptı. Rovers kariyerinin üçüncü dakikası bu süreç içindeki en kısa zaman dilimiydi.

Açılış maçında bu kadar çabuk bir şekilde sahanın kenarına gelmek başlı başına bir işti. Duncan Ferguson'a dirsek atarak bunu başarmak (!) ise başka bir şeydi.

Flitty bir şekilde hikayeyi anlatmak için hayatta kaldı ama muhtemelen oyunculuk kariyerinin geri kalanında omzunun üzerinden bakıyordu.

7. Warren Barton

Warren Barton'ın ilk uluslararası maçı Messi'ninkinden çok fazla olmasa da daha uzun sürdü. İngiltere'nin İrlanda Cumhuriyeti'ne karşı oynadığı 'dostluk' maçı, Wimbledon sağ bekinin en gurur verici anı olacaktı. Ailesinden 20 kişi sırf onu izlemek için Dublin'e gitmişti. Ancak maç başladıktan 27 dakika sonra kendisine “taraftar” diyenler sahaya çok sayıda madde atınca maç yarıda kesildi.

Böylece Barton'ın Euro 96 öncesinde teknik direktörünü etkileme şansı ortadan kalktı ve kadroya giremedi.

6. Jackie McNamara and Billy Dodds

Barton en azından milli formayı giyebildi. Uluslararası futbol tarihinin en gülünç bölümlerinden birinin ardından 1996'da sözde ilk kez sahaya çıkacak olan Jackie McNamara ve Billy Dodds için böyle bir durum bile gerçekleşmedi.

İskoçya'nın Estonya'daki maçı, Kadriog Stadyumu projektör ışıklarıyla ilgili endişeler nedeniyle akşam saat 15:00'e alındıktan sonra, ev sahibi takım durumu protesto etti.

Craig Brown'ın adamları ne olursa olsun karşılaşmaya başladı ve 11 saniye sonra son düdük çaldı. Sahaya çıkmayan rakibi karşısında İskoçya 3-0 galip ilan edildi. Dodds ve McNamara, milli takım kariyerlerine galibiyetle başladıklarını düşünüyorlardı…

Ancak FIFA, tarafsız bir sahada 0-0 sona eren bir rövanş maçı emri verince durumun böyle olmadığı anlaşıldı. Bu iki ismin sahada yer aldıkları ilk maç, resmi olarak hiç oynanmadı.

5. Herman Rulander

"Daha fazla zamana ve deneyime ihtiyacım var. Belki gelecek sefere."

Ne yazık ki Herman Rulander için bir dahaki sefer olmayacaktı. Eintracht Frankfurt'a karşı sakatlanan Dieter Burdenski'nin yerine geçen 21 yaşındaki kaleci, 1981'de Werder Bremen'deki ilk maçında 7 gol yedi. Üstelik bunlardan birini kendi kalesine attı.

İki hafta sonra, kendisine 50.000 Alman Markı (o zamanlar yaklaşık 11.000 £; şimdi yaklaşık 37.000 £) tutarında bir çek verildi ve Werder'in soyunma odasında bir daha yer almaması istendi.

4. Billy O'Rourke

İlk maçına çıkıp 7 gol yiyen her kaleciye bu kadar sert davranılmaz. Aslında Burnley'den Billy O'Rourke, 1979'da QPR'ye karşı tam da bunu yaptıktan sonra sahayı gözyaşları içinde terk etti. Ne var ki Burnley Express 19 yaşındaki çocuğa acıdı ve defans oyuncularını suçlamak yerine onu maçın adamı seçti.

3. Ronan Le Crom

Billy O'Rourke'nin iki katı yaşında ama aynı derecede ağlak olması muhtemel olan Ronan Le Crom, duygusallığın tehlikelerini kişiselleştirdi. Sıra dışı bir kariyeri vardı: Auxerre'de 11 yıl geçirdi, sadece üç maç oynadı, ardından 6 Fransız kulübünü gezerek 10 yılını böyle geçirdi.

38 yaşında, PSG'nin üçüncü kalecisiydi ve emekliliği çok yakınken 2012/13'te Lorient ile oynanan son maçta şampiyonluk madalyası almaya hak kazandığından emin olmak için yedek kulübesinden çıktı. Sadece 21 dakika sonra geri döndü ve kırmızı kart görerek emekli oldu.

2. Lee Yoon-eui

24 yaşında, Lee Yoon-eui nihayet profesyonel bir futbolcu olarak ilk 90 dakikasını Sangju Sangmu için kalede oynayacaktı. Tek sorun onun bir bek oyuncusu olmasıydı.

Sangmu, Kore’nin ordu takımıydı. Hal böyle olunca kaleci pozisyonundaki eksikliği transferle çözemeyecek durumdalardı. Bu da Lee için kötü bir haberdi.

Lee, bek pozisyonundaki ilk tercih bile değilken kendini dördüncü kaleci olarak buldu. Buna rağmen, 45 dakika boyunca gol yemedi ve Kore tarafı 1-0 öne geçti. Ancak ikinci yarıda sinirler devreye girdiğinde üç gol yedi ve Sangju son dakikada maçı kaybetti.

1. Jonathan Woodgate

Tüm liste için bir referans, türünün belki de tek örneği. İlk maçlar somut bir nesne olsaydı, Woodgate’in ilk maçı bırakın müzeyi, bir sanat galerisinde sergilenirdi.

Super Jonathan, sakatlığı nedeniyle sahalardan uzak kaldıktan 17 ay sonra Santiago Bernabeu'ya gitti. Buna karşın onun Real Madrid’den ayrılması ise 66 dakika sürdü. Yaptığı yanlışlar göz önüne alındığında “efsanevi” bir performans sergiledi. Önce kendi kalesine komik bir gol, ardından peş peşe iki sarı kart. Los Galacticos’un tarihine bu şekilde geçti.

Woodgate aslında olağanüstü bir defans oyuncusuydu. Sakatlıklar olmasaydı bir İngiltere efsanesi olabilirdi. Gelin görün ki bugün çocuklara Woodgate'in ne kadar iyi olduğunu söylediğinizde size inanmayacaklardır. Hepsi bu korkunç 66 dakika yüzünden.