Görsel

Sosyal Lig

İNDİR!
X

21. Yüzyılın En İyi 10 Oyuncusu

ANA SAYFAHABERLER → 21. Yüzyılın En İyi 10 Oyuncusu

21. Yüzyılın En İyi 10 Oyuncusu

21. Yüzyılın En İyi 10 Oyuncusu

21. yüzyılın en iyi oyuncuları hakkındaki tartışma, Boca Juniors'ın Kıtalararası Kupa finalinde Real Madrid'i yendiği 2000 yılına kadar uzanıyor.

Yeni yüzyılda internet yıldızlar yarattı ve onları yok etti. Şampiyonlar Ligi'nin prestiji artarken bilimsel ve teknolojik gelişmeler (antrenörlüğün evriminden bahsetmiyoruz bile) bu oyunu neredeyse tanınmaz hale getirdi.

21. yüzyıl, futbolu yeni diyarlara taşıdı. O zorlu Kıtalararası Kupa finalinden bu yana kimsenin cesaret edemediği yerlere cesurca giden en iyi 10 sanatçıyı, zanaatkârı, sihirbazı ve harika çocuğu sizlerle tanıştıralım...

FourFourTwo, 21. yüzyılın en iyi 10 oyuncusunu sizler için derledi.

10. Luis Suarez

Luis Suarez'in Ocak 2011'de Liverpool'a transferi, Andy Carroll'un aynı gün Anfield'a 41 milyon € karşılığında gelmesi sebebiyle çok ses getirmedi. O zamandan beri iki oyuncunun adı aynı cümlede kullanılmadı.

Suarez'in Liverpool'a alışması biraz zaman aldı ama uyum sağladığında bu sansasyonel oldu. Uruguaylı, 33 maçta penaltısız 31 gol atarak 2013/14 sezonunda Kırmızılar’ı neredeyse Premier League şampiyonu yapacaktı.

Suarez, Barcelona’da 198 gol atarken çok daha iyiydi. Bu süreçte 2015'te gelen 4 lig şampiyonluğuna ve Şampiyonlar Ligi zaferine de katkıda bulundu. Ardından, neredeyse her iki maçtan birinde gol attığı Atletico Madrid ile bir La Liga şampiyonluğu daha kazandı.

9. Kaka

AC Milan, 2003 yılında Kaka için sadece 8,5 milyon € harcadı ve bu onu Silvio Berlusconi'nin partilerinin herhangi birinden daha ucuza mal etmiş oldu. Carlo Ancelotti'nin yetenekli takımı Serie A şampiyonluğunu kazanırken ilk sezonunda 14 gol atarak San Siro'daki kariyerine hızlı başladı.

2007'de Şampiyonlar Ligi’ni alarak daha büyük bir ödüle kavuşacaktı. Aynı yıl Kaka, Ballon d'Or kazanarak dünyanın en iyi oyuncusu olarak taçlandırıldı.

Yetenek ve ustalığı, hız ve güçle birleştiren Kaka; formunun zirvesinde görülmesi gereken bir düzeydeydi. Diz sakatlıkları hızını kesti ve Real Madrid'de geçirdiği zaman çoğunlukla hayal kırıklığı yarattı. Ancak bir süre için Brezilyalı, pastanın kremasıydı.

8. Manuel Neuer

Neuer'in kariyerinde kaleciden çok defans önünde süpürücü gibi oynadığı zamanlar oldu. Ceza sahasını boşaltmaya ve tehlikeleri savuşturmaya istekli olduğu 2014 Dünya Kupası’ndaki Cezayir karşısındaki performansı, kaleciler için zirve noktası olmaya devam ediyor.

Yine de belirtmek gerekir ki Neuer harika bir geleneksel kaleci ve öyle olmayı sürdürüyor. Keskin refleksler, heybetli bir duruş ve zekice pozisyon alma… Dünyanın en iyi forvetlerinin bile onu geçmesi zor.

Neuer, Almanya’nın Dünya Kupası şampiyonu olduğu turnuvada takımının en iyi oyuncusuydu. Ayrıca, şu anda 450'den fazla maça çıktığı Bayern Münih ile 9 Bundesliga şampiyonluğu ve 2 Şampiyonlar Ligi kazandı.

7. Thierry Henry

Yaygın olarak Premier League tarihinin en büyük oyuncusu olarak kabul edilen Henry, 21. yüzyıla girmeden birkaç ay önce Juventus'tan Arsenal'e katıldı. Arsene Wenger tarafından "vuruş sanatı hakkında her şey yeniden öğretildikten" sonra Henry, İngiltere'deki en iyi performansa imza atmaya hazırdı.

Fransız oyuncu, 2001 ve 2006 yılları arasında 5 sezon boyunca 30 gol barajını aştı. Arsenal formasıyla toplam 226 gol kaydetti. O, hem şans yaratan hem de bulduğu şansları gole dönüştüren biriydi.

Henry, Barcelona'da geçirdiği üç yıl ona çok arzuladığı Şampiyonlar Ligi kupasını getirmeden önce, Kuzey Londra'da 2 Premier League şampiyonluğu ve 2 FA Cup kazandı.

6. Zinedine Zidane

Euro 2000'de Turnuvanın Oyuncusu seçilen Zidane, 21. yüzyıla tam da istediği gibi başladı. Juventus'ta geçirdiği son sezonun ardından Real Madrid, 2001'de onunla sözleşme imzalamak için dünya rekoru olan transfer ücretini mutlu bir şekilde karşıladı.

Bernabeu'da 5 numara giymiş olabilir ama Zidane tüm zamanların en iyi 10 numaralarından biriydi. Madrid, Glasgow'da Bayer Leverkusen ile karşılaştığında, beyaz formasıyla Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk sezonunu finalde müthiş bir voleyle noktaladı.

Son derece becerikli ve zahmetsizce zarif olan Zizou, yalnızca bir La Liga şampiyonluğu kazandı. Ancak bu başarısızlığın suçu, Fransız’ın üzerinde değildi.

Kariyerinde yaptığı son şey, 2006 Dünya Kupası finalinde Marco Materazzi'ye kafa atmak oldu. Yine de 2006’daki turnuva boyunca gösterdiği performans, buna tanık olan herkesin hafızasında uzun süre yaşayacak.

5. Ronaldinho

İri gözlerine ve dişlek sırıtışına bakılırsa, Ronaldinho sahada onu izleme şansına sahip olan bizler kadar eğlendi.

Brezilyalı sihirbaz son derece eğlenceli bir futbolcuydu. Dönen kalçaları, hızlı ayakları ve yaratıcı hayal gücüyle Ronaldinho, Barcelona'daki en formda yıllarında futbolseverlerin vazgeçilmeziydi.

2000'li yılların ortalarında bir dönem dünyanın en iyi oyuncusuydu. 2005/06 ve 2006/07'de Ronaldinho, 50 gol atarak Barcelona'nın bu süreçte Şampiyonlar Ligi'ni kazanmasına yardımcı oldu.

Ne yazık ki Ronaldinho bu seviyeyi uzun süre koruyamadı ve kariyeri Brezilya'da geriledi. Yine de futbolu seven herkes, onun bize verdiklerini kutlamanın; her şeyin nispeten çabuk bittiği gerçeğine üzülmekten daha iyi olduğu konusunda kesinlikle hemfikir olacaktır.

4. Xavi

Xavi özellikle güçlü, hızlı ya da kuvvetli değildi. Çok gol atmadı ve çok iyi bir savunmacı da değildi. Yine de gerçek bir pas ustası olan İspanyol, oyunun gördüğü en iyi orta saha oyuncularından biriydi.

Xavi topu sadece başkalarına ödünç verirdi. Tempoyu belirleyen ve oyunu sahanın merkezinden yöneten büyük Barcelona ve İspanya takımlarının dayanak noktasıydı. 4 Şampiyonlar Ligi, 1 Dünya Kupası, 2 Avrupa Şampiyonası ve 8 La Liga madalyası, Xavi’nin şöminesinin başında asılı duruyor.

“Hareketleri birleştir, pas ver, oyna. Futbol budur.” dedi bir keresinde. Kulağa basit geliyor ve Xavi öyle görünmesini sağladı. Ancak kimse bunu onun kadar iyi yapamadı.

3. Andres Iniesta

Pep Guardiola bir keresinde Nike Cup’ta Xavi Hernandez'e, 15 yaşındaki Iniesta'yı gösterip "Sen beni emekli edeceksin ama bu çocuk ikimizi de emekli edecek." demişti.

Iniesta bunun yerine Xavi ile futbolun şimdiye kadarki en büyük ikililerinden birini oluştururken işler Guardiola’nın düşündüğü gibi gitmedi. Ancak Guardiola, Barcelona ve İspanya ile her şeyi kazanmaya devam edecek bir oyuncu için bu kadar yüksek beklentiler oluşturmakta haklıydı.

Iniesta üst düzey kariyerinde 100'den az gol attı ancak sayılar onun hakkını vermiyor. En önemli anlarda ortaya çıkan büyük bir oyuncu olan Iniesta'nın 360 derecelik görüşü, hassas pasları ve göz kamaştırıcı ayak hareketleri onu izlemeyi keyifli hale getirdi.

2. Cristiano Ronaldo

Oyun tarihinde hiçbir oyuncu Sporting CP, Manchester United, Real Madrid, Juventus ve Portekiz’de en üst seviyede oynayan Ronaldo kadar çok gol atamadı.

Ronaldo futbol hayatına (bugünden bakınca şaşırtıcı olsa da) heyecan verici bir kanat oyuncusu olarak başladı. Old Trafford'da Alex Ferguson'un elinde ölümcül bir santrfora dönüştü ve 2007/08 sezonunda muhteşem bir performansla 42 gol kaydetti.

Bu, Real Madrid’deki ihtişamına göre düşük skorlu bir sezondu. 2009'da Bernabeu'ya taşındığında, Ronaldo daha az top sürüyor ve daha çok şut atıyordu. Sonuç, Madrid'in 2010'ların ortalarından sonlarına kadar beş yılın dördünde Şampiyonlar Ligi'ni kazanmasına yardımcı olan olağanüstü bir skor rekoruydu.

Ronaldo ayrıca 7 lig şampiyonluğu, Portekiz ile 1 Avrupa Şampiyonası ve 5 Ballon d'Or kazandı. İkinci United döneminde reddedilen bir oyuncu için fena değil.

1. Lionel Messi

Başka kim olabilir ki?

2000'lerin ortalarında, Barcelona Akademisi’nde şaşırtıcı derecede yetenekli olan genç bir Arjantinli hakkında söylentiler vardı. Buna karşın kimse Messi'nin bu kadar uzun süre böyle olağanüstü olacağını hayal edemezdi.

Rakamlarla başlayalım: Kulüpleri ve ülkesi için 798 gol (ve artmaya devam ediyor), 24 büyük kupa ve 7 Ballon d'Or. Yine de bu kadar dikkate değer rakamlar bile tüm hikayeyi anlatmıyor. Messi'nin dehasını gerçekten takdir etmek için, top sol ayağındayken zorluklarla mücadele edişini, topla mükemmel bir şekilde rakip defansları yarıp geçmesini veya bir başka kaleciyi sahada sersemlemiş halde bırakmasını izlemeniz gerekir.

Üstelik olağanüstü olan sadece teknik yeteneği değil. Messi, neredeyse her zaman doğru karar veriyor ve onu diğerlerinden ayıran benzersiz bir zeka sergiliyor. Kısacası, o en iyisi.